10.BÖLÜM MESİH İSA'YA BAKIŞ AÇISI

10.MESİH İSA'YA BAKIŞ AÇISI

 

İki kitabın ortak olarak paylaştıkları bir çok kavram gördüğümüz gibi yakından bakıldığında esasında farklı olarak algılanmaktadır. Yukarıdaki özellikle Tanrı Oğlu, Kutsal Üçlük, Kurtuluş vb. gibi kavramlarda en temel ayrılık hiç kuşkusuz Mesih İsa'ya bakış açısıdır. Şimdi bu bakış açısındaki derin farklılıkları daha yakından inceleyelim ve kitabımızı bu nokta- da sona erdirelim.

Biz Mesih İnanlıları için imanımızın temeli, Tanrı Sözü olan Mesih İsa'dadır. Eğer Mesih yoksa, eğer Mesih çarmıha gerilmemişse ve bizim günahlarımız için ölmemişse o zaman bizim inancımız boş bir inançtır. Oysa bize göre Mesih günahlarımıza bedel olarak dünyaya gönderilmiş, bizler için çarmıhta kanını akıtarak ölmüş ve üçüncü gün dirilmiştir.

Mesih İsa konusunda Kur'an-ı Kerim ile İncil-i Şerif 'in birçok konuda çok yakınlaştıkları noktalar olduğu gibi, bir birlerinden çok uzaklaştıkları noktalar da vardır. Bunların bilinmesi yine iki inancın bir birlerini daha yakından tanımaları açısından oldukça faydalıdır kanaatindeyim.

1. Mesih İsa kıyamet için bir işarettir.

Kur'an-ı Kerim ile İncil'in en yakınlaştığı konulardan biri Mesih İsa'nın kıyamet için bir işaret olmasıdır. Mesih İnancına göre dünyayı yargılamak üzere Mesih İsa göğe çıktığı gibi yeniden yeryüzüne geri dönecektir. 0'nun dönmesi demek doğal olarak dünyanın sonunun geldiğine en güzel işarettir.

Bu konuda Kur'an-ı Kerim'de şöyle bir ayet bulunmaktadır.
"Hiç kuşkusuz o, kıyamet saati için bir bilgidir." (43:61)
Bu konuda, İncil ile bir fikir birliği söz konusudur.

2. Mesih İsa Hem bir Resul, hem Tanrı'dan bir söz, hem Tanrı'dan bir Ruh'tur.

"Ey Meryem! Allah seni kendisinden bir kelime ile muştuluyor. Adı Meryem Oğlu İsa Mesih'tir." (Kur'an-ı Kerim 3:45)
"..Meryem Oğlu İsa Mesih, Allah'ın resulü ve kelimesidir. Onu kendisinden bir ruhla beraber Meryem'e atmıştır..." (Kur'an-ı Kerim 4:171)

Bu iki ayete baktığımızda bizim Mesih İsa'yı özellikle Tanrı'nın kelamı olarak algılamamızla bir paralellik görünmektedir. Ayrıca Meryem'in Mesih İsa'ya Kutsal Ruh tarafından hamile kalması noktasında Tanrı'dan bir Ruh olarak adlandırılması da bu paralelliği sürdürmektedir.

Dolayısıyla bütün bu vasıflarının yanı sıra Mesih İsa'nın peygamber sıfatı da Kutsal Kitap tarafından belirtilmiştir. Demek istediğimiz, ilahiyatımıza göre Mesih İsa yalnızca bir peygamber değildir.

Tanrı Oğlu, Kurtarıcı, Mesih, Tanrı Sözü ve bununla birlikte peygamberliği söz konusudur. Her ne kadar bu iki ayette bizim İlahiyatımıza bir yaklaşma görünmekte ise de Kur'an-ı Kerim'de 5.Sure'nin 75. ayetiyle Mesih İsa'nın Tanrı'dan bir söz olma ve Tanrı'dan bir ruh olma özelliği burada dile getirilmeyerek yalnızca peygamber olduğu vurgulanmaktadır.

Doğal olarak yukarıdaki iki ayette verilen Tanrı'dan bir söz ve Tanrı'dan bir ruh olma özelliğiyle İncil İlahiyatına olan yakınlık birden bire bu ayetle tam anlamıyla uzaklığa dönüşüvermektedir.
Mesih İnancına göre Tanrı Sözü ve Kurtarıcı Mesih olarak Tanrı Oğulluğu ünvanı alan Mesih İsa'nın yalnız peygamberlik makamında görülmesi iman temellerinden sapma olarak algılanmaktadır.

"Meryem Oğlu Mesih, bir resulden başkası değildir." (Kur'an-ı Kerim 5:75)
"...Bu, Rab olan Mesih'tir." (İnci1-i Şerif / Luka 2:10-11)
Zaten anlatmak istediklerimiz bu iki ayete bakmakla net bir biçimde görülmektedir. Ruhsal anlamda Tanrı Oğlu ünvanını alan ve başlangıçtan beri Kurtarıcı ve Mesih olarak beklenilen ve insanların günahları için kurban kuzusu olarak adlandırılan Tanrı sözü bir peygamberin risaletinden çok daha üstün bir hizmet üzerindedir. Bu bağlamda Mesih inancı tamamen ayrı bir bakış açısına sahiptir.

3. Mesih İsa'nın ölümü

Bu daha önce değindiğimiz gibi inancımızın mihenk taşıdır.
İncil'de "...dirilmemişse, bildirimiz de imanımız da boştur .." (I.Korintliler I5:14) denilmektedir.

Yani bize göre Mesih, mucizevi bir şekilde babasız olarak dünyaya gelmiş, hizmetini yerine getirmiş, çarmıhta ölümüyle Kutsal Kitap boyunca beklenilen Kurtarıcı Mesih görevini tamamlamış, üç gün boyunca mezarda kalmış ve şanlı bir dirilişle ölümü yenerek öze, göksel Babanın yanına dönmüştür. Dünyayı yargılamak üzere ikinci kez gelecektir. Bu birinci yüzyıldan beri bilinen ve inanılan bir gerçektir.

Üçüncü yüzyılda Kapadokya'da kayalara oyulan bütün ibadethanelerde bu iman, okuma yazmanın yaygın olmadığı dönemlerde resimlerle duvarlara işlenmiştir. İnsanlar yüzlerce yıl Mesih'in gelişini beklediler, Mesih'ten sonra da yüzlerce yıldır bu iman üzerine amel etmektedirler.

Kur'an-ı Kerim bizlere Mesih İsa'nın ölümü konusunda oldukça farklı bir bakış açısı sunmaktadır. Bu bakış açısına göre Mesih İsa çarmıha gerilmek istenmiş ama Tanrı buna engel olmuştur. O'nun yerine bir başkası, bazı ifadelere göre O'nu yetkililerin eline teslim etmeye kalkan Yahuda çarmıha gerilmiştir. Mesih İsa Tanrı tarafından diri olarak göğe alınmış ve ikinci gelişinden sonra ölümü tadacaktır.

Bütün bu anlatımı daha net bir biçimde İslam kaynaklarından öğrenmek mümkündür (Bkz. Hak Dini Kur'an Dili tefsiri, 3. Cilt, Sayfa l19-120, Nisa suresi 157. ayet tefsiri - Zaman Gazetesi). Gerçi çağımızda bu konuda biraz daha farklı düşünen İslam düşünürleri de çıkmıştır.

Özellikle Prof. Yaşar Nuri Öztürk bu konuya diğer İslam düşünürlerinden daha farklı bakmaktadır (Bkz. Kur'an'daki İslam, sayfa 599. Yeni Boyut Yayınları). Kimin doğru kimin yanlış düşündüğü kaygısında olmadığımız için bizim tavsiyemiz bu değerli kişilerin kitaplarından bu konuda öğrenmek isteyenlerin istifade etmesidir.
Mesih İnancı için en temel konu olan çarmıha gerilmeye ilişkin Kur'an-ı Kerim'in bizden ayrılan bakış açısını daha net anlayabilmek için şimdi bu ayetleri birlikte inceleyelim.
"Ey İsa, Senin canını alacağım. seni kendime yükselteceğim..." (Kur'an-ı Kerim 3:55)

Bu ayete göre Mesih İsa'nın ölümü ve Tanrı katına yükseltilmesi konusunda Mesih İnancı ile bir paralellik görülmektedir. Gerçekten İncil'e göre Mesih İsa'nın çarmıhta bizim günahlarımız için ölümüne Tanrı tarafından müsaade verilmiştir. Tanrı çizgisinde belirlediği gibi Tanrı kendi sözünü kurban kuzusu olarak çarmıh üzerinde bırakmış ve kendi vaadi üzerine insanlara kurtulmalık olarak sunmuştur. Daha sonra da zaferli bir dirilişle Mesih İsa Tanrı katına yükseltilmiştir.

İlk bakışta bu ayetle İncil'de anlatılan arasında yukarıda verdiğimiz inancımızın anlayışına göre bir paralellik görülmektedir. Ama Kur'an-ı Kerim yorumcuları da, İncil yorumcularının yaptığı gibi konunun yorumunu tek ayete göre değil de genele bakarak yapmaktadırlar.

Kitap'ın geneline bakarak bir konu hakkında tam anlamıyla ne demek istediği anlaşılmalıdır. Bu nedenle Kur'an-ı Kerim tarandığında alttaki ayetin varlığıyla Mesih İsa'nın çarmıhtaki ölümünün kabul edilmediği görülmektedir. Gerçi bunu Hıristiyan düşünürleri yine farklı şekilde yorumlamaktadırlar. Yani "evet Mesih İsa'yı Yahudiler değil, elleriyle teslim ettikleri Romalılar öldürmüştür. Bu nedenle Kur'an-ı Kerim de bu konuda İncil'e paralel bir düşünceye sahiptir demektedirler" ama bu yalnızca kendi yorumlarıdır.

Oysa İslam düşünürleri bu konuda noktayı koymuşlardır. Tanrı peygamberinin böyle bir cezaya çarptırılmasını uygun görmemiş ve O'nu katına yükseltmiştir. Yerine de İsa zannettikleri bir başkası kurban olmuştur. Her ne kadar İslam düşünürleri arasında da farklı bakışlar varsa da genel eğilim bu düşünce üzerindedir. Bu konuda Kur'an düşüncesiyle İncil düşüncesi yine taban tabana zıt bir noktaya gelmiş bulunmaktadır.

"Oysaki onu öldürmediler, onu asmadılar da, sadece o onlara benzer gösterildi." (Kur'an-ı Kerim 4: 157)
Kur'an-ı Kerim, Meryem Suresine bakıldığında 33. ayette yine İncil anlatımına paralel olduğu görülen bir ayetle karşılaşılmaktadır. Bu ayet aynı biz Mesih İnanlılarının bakış açısında olduğu gibi Mesih İsa'nın ölümünden ve ölümden sonra dirileceğinden bahsetmektedir.

Ama esasında yorumuna bakıldığında buradaki ölümün Mesih'in ikinci gelişinde gerçekleşeceğine dair bir düşünceye rastlamak mümkündür. Kısacası Kur'an-ı Kerim yorumcuları Mesih İsa'nın çarmıh üzerindeki ölümünü kabul etmemektedirler. Bizim bu konudaki imanımızı desteklediğini düşündüğümüz bu Kur'an ayetleri bile Mesih İsa'nın ölmeden göğe alındığı düşüncesi üzerine bina edilmiştir.
"... 'Selam bana doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak kaldırılacağım gün...' İşte Meryem Oğlu İsa budur..." (Kur'an-ı Kerim 19:33-34)
"Sen beni vefat ettirince üzerlerine yalnız sen gözetleyici oldun." (Kur'anı Kerim 5:117)

Bu ayetlerin bazılarında dediğimiz gibi Mesih İnancındakine benzer bir sıralamayı gözlemliyoruz. Doğumu, ölümü ve dirilişi gibi ama bazı ayetlerde ise ölüm olayı yaşanmadan göğe alındığını gözlemliyoruz. Bu bölümü noktalamadan önce şunu bir kez daha belirtmek istiyoruz.

Eğer Mesih çarmıha gerilmemişse, günahlarımız için ölmemişse o zaman imanımız boştur. O zaman daha ilk yüzyılın derinliklerinden günümüze dek olan (Hıristiyanlık) Mesih İnancı adında bir inanç da boştur. Tanrı'nın Tevrat'ın başından beri üzerine oturttuğu ve vaat edilen kurban kuzusunu bize gösteren Tanrı çizgisi yoktur.

Hepsi boştur. Eğer bu inanç boşsa o zaman ilahi inancın temeli de boştur. Bu nedenle Mesih bizim için her şeydir. Gözle göremediğimiz Tanrı'nın görünen sözü olarak yüreklerimizin derinliklerinde hüküm sürmektedir. Bizi tanımak isteyen, gerçek Mesih İnancını bilmek isteyen, bizi bu noktada tanımaya başlayacaktır.

Hep söylediğim gibi biz bu kitap boyunca ismen Hıristiyan olanların inançlarından bahsetmedik. Onlar da birçok ismen Müslüman, ismen Budist ya da başka inançlardaki gibi esasında ortak bir dünya yaşamını sürdürmekte, ortak bir dünya görüşünü paylaşmaktadırlar. Yani kısacası herkesin zaten bildiği bir yaşam tarzını sürmektedirler. Ama bizim için madem ki gerçek anlamda Mesih'e inanmış imanlı bir kişiyi yakından tanıtmaktır, işte bu bağlamda Mesih inanlısı eşittir Mesih İsa olarak konusu noktalayabiliriz.

Bu nedenle Mesih inanlısı Kur'an-ı Kerim'de Tanrı Sözü olan Mesih İsa'nın Tanrı çizgisi doğrultusunda vaat edilen kurban kuzusu olma özelliğini, kendi günahları için ölme özelliğini ve zaferli bir dirilişle ölümü yenerek dirilme görkemini bulamamaktadır. Bu nedenle de Kur'an-ı Kerim öğretisini kabullenememektedir.

Zaten iki inancın en geniş olarak ayrıldığı esas konulardan biri de budur.