11.BÖLÜM YA İNCİL'E BAKIŞ

11.YA İNCİL'E BAKIŞ ?

 

Esasında bu konu hakkında Değişmez Çizgi ve Değiştirilemez Kitap başlığımız altında bizim Kutsal Kitap'a bakış açımızı ve Kutsal Kitap'ın neden değiştirilemeyeceğini anlatmıştık. Burada ise bu kitabı bitirmeden önce bir de Kur'an-ı Kerim'in bakış açısından Kutsal Kitap'ı değerlendirmek istedim.

Mesih İnanlısının toplumumuzda en çok karşılaştığı sorulardan biri de İncil'in değiştirilip değiştirilmediği sorusudur. Tabii esasında bu konuda bir kamu oyu çoktan oluşturulmuştur. Siz ne söylerseniz söyleyin kişiler bu konu üzerinde önyargılarını perçinlemişlerdir. Ama burada ben en azından Mesih İnanlısı (Hıristiyan) bir vatandaşı anlamak isteyen kişiler için son birkaç söz söylemek istiyorum. Öncelikle eğer bir Tanrısal vahiy insanlar tarafından değiştirilebiliyorsa o zaman her çeşit Tanrısal vahiy için aynı korku vardir demektir.

Bu da Tanrısal vahye inanmayan insanların ekmeğine yağ sürmekten başka bir iddia olamaz. Kutsal Kitap veya yalnızca İncil bölümünün değiştirildiğini söylemek yüzyıllar boyunca bu kitaba inanan bir çok insanın bir takım deiştirilmiş sözlerle yaşamlarını sürdürmelerine Tanrı'nın müsaade etmiş olması anlamına gelmektedir.

Bu da Tanrı'nın doğruluk, kutsallık ve dürüstlük kavramıyla bağdaşamayacak bir tutumdur. Aynı zamanda Tanrı'nın gücünden inanan hiç kimsenin kuşkusunun olmadığını kesin olarak bilen kişileriz. Bu bağlamda Tanrı kendi sözlerini korumaya kadirdir.

Eğer bu konuda Tanrı İncil'deki hükümlerini kaldırmış yerine yeni hükümler getirmiş tarzında bir ifade kullanılsaydı sanırım bu daha mantıklı bir biçimde kabul görebilirdi. Ama İncil'in değiştiğini iddia etmek,

Yüce Tanrı'nın vahyini koruyamadığı iddiasını da beraberinde getirmek gibi bir durumdur ki, bu gerçekten ciddi bir ifadedir. Ama ne yazık ki. günümüzde bu konuda oldukça pervasızca yazılarla adeta batının politikalarına saldırmak maksadıyla bilerek ya da bilmeyerek Yüce Tanrı'nın vahyine saldırılmaktadır.

Hiçbir zaman unutulmamalıdır ki. ülkemizde Hıristiyanlık deyince aklımıza ilk gelen şey, savaşlar. düşmanlık, falanca milletin, filanca milletin yaptıklarıdır. Hıristiyanlık tamamen politik açıdan ele alınmaktadır. Hıristiyanlık batıdır. Eğer batı ile yaptığımız bir maçta kazanamamışsak suç Hıristiyanlarındır. Bir ahlaksızlık varsa yine suç Hıristiyanlarındır. Hıristiyanlar sarhoştur, hafif meşreptir ve daha niceleri. Bu oldukça vahim bir durumdur.

Taraflı kötü bir bakış açısıdır. Gerçek İncil İnancını yaşayan Mesih İsa'ya benzemeye çalışan küçük bir grup Hıristiyan'ın hakkına tecavüz etmek, Yüce Tanrı'nın vahyine hakaret etmektir. Bu ülkenin evlatları Mesih İsa'yı belki İncil'de anlatıldığı gibi Tanrı Oğlu, Kurtarıcı olarak kabul etmemektedirler ama Peygamber olarak kabul etmektedirler.

O zaman Hıristiyan sözcüğünün anlamı olan bu Peygamber olarak kabul ettikleri İsa Mesih'e benzemeye çalışan gerçek Hıristiyanlar neden bir takım politik suçlamalar yapılırken sürekli olarak incitilmektedirler. Mesih İsa'nın şahsını dahi tanımak istemeyen, İncil'in kapağını dahi açmak istemeyen bir batı vardır. Ya da İncil'i kendi çıkarlarına alet etmeye kalkışmış insanlar muhakkak olmuştur. İsmen Hıristiyan olarak yaşayan ve yılda bir ya da iki kez kiliseye giden kişilerin ahlak anlayışları nasıl olur da


"eğer sağ gözün seni günaha sokarsa çıkar at. çünkü vücudun bir üyesinin yok olması tüm vücudunun cehenneme atılmasından iyidir (Matta .5: 27)"


tarzında bir ahlak anlayışıyla yaklaşan Mesih İsa'nın İncil'ine mal edilir. Özellikle Kur'an-ı Kerim ahlakı üzerinde yaşayan aklı başında Müslüman vatandaşlarımızın bu konuda bizleri daha yakından anlayacakları kanaatindeyiz. Nasıl ki her terörist olayını İslam'a yıkmak istediklerinde Müslümanlar incinmektedirler.

Batının her tür politik dolabını, Tanrı korkusunu bilmeyen, İncil'in i'sinden bile anlamayan Sırpların zulmünü, Çeçenistan'ı kana bulayan dinsiz rejimlerin cellatlığını da şuursuzca İncil'e yüklemek Yüce Allah'a ve 0'nun vahyine karşı en büyük saygısızlıktır. Ve bu dünyada belki bir avuç olan ama gerçekten İncil'e sadık bir biçimde Mesih İsa'da yaşamını sürdüren ve her nerede olursa olsun, sadakatle kilisesine giden ruhta ve gerçekte Allah'a tapan gerçek Hıristiyanları çok incitmektedir.

Mesih İnanlısı bir kilisenin çocuk kampı geçen yıl kendini bilmez birtakım kişilerce şu sözlerle tehdit edilmiştir:

"Siz Bosna'da Müslüman kızlara tecavüz ediyorsunuz, biz de bu gece aynı şeyleri size yapacağız.

" Bundan daha dehşetli bir bakış açısı olabilir mi? Bu kişiler herhalde İslam Amentüsünü bilmeyen ve Kur'an'ı da hiç okumamış kişilerdir. Kur'an-ı Kerim Bakara suresi 62. ayette şöyle demektedir: ``İman edenlerden,

Yahudilerden ve Hıristiyanlardan, Sabilerden Allah'a ve ahiret gününe inanıp barışa yönelik iş yapanların Rableri katında kendilerine has ödülleri olacaktır. Korku yoktur onlar için ..."

Ayrıca Kur'an'ın İncil için söylediklerinden de haberleri yoktur herhalde. Bu yalnız İncil'e göre yaşamaya çalışan ve ne Sırplarla ne de Ruslarla alakası olmayan insanlara yapılan tehdit başka anlamda yeni bir zulmü hortlatmak değil midir? Yunus esasında bütün insanlığı ne güzel uyarmıştır:

İlim ilim bilmektir,
İlim kendin bilmektir,
Sen kendini bilmezsin,
Ya nice okumaktır
... ...

Dört kitabın manası
bir elifte bellidir.
Sen elifi bilmezsin,
Bu nice okumaktır.

(Güldeste, Kültür Bakanlığı Klasik Türk Eserleri-3)

Kaldı ki, gerçek Hıristiyan hükümetine tabii olma zorunluluğunda olan, politikayla vatandaşlık görevlerini yerine getirmek dışında alakası olmayan kişidir. Aslında ismen bir Müslüman'ın zulmü İslam inancını bağlamıyorsa ismen Hıristiyan'ın zulmü de Kitap Ehli Hıristiyanları bağlamamaktadır.

Bütün bunlar bir yana, Mesih İnanlıları Kur'an-ı Kerim'e baktıklarında İncil'in değiştirildiğine dair bir iddiayla karşılaşmamaktadırlar. Bunu yalnızca bir takım İslam yorumcularından işitmektedirler.

Kur'an İncil'e iman edenlerin kendi inançlarını İncil'de yazıldığına göre uygulamalarını salık vermektedir. Bu ayete bakılırsa İncil'in Kur'an döneminde değiştiği tarzında bir fikre sahip olamıyoruz. Çünkü Kur'an-ı Kerim içinde ayrıca İncil değişti diye de bir ayete rastlamıyoruz.

Aksine elinizdekiyle hükmedin tarzında bir ayetle karşılaşıyoruz. Yorumcular belki de 2:174'de "Kitaptan indirdiği şeyi gizleyip onu basit bir ücret karşılığı satanlar ..." ya da 9:31'deki "Allah'ın yanında hahamlarını ve ruhbanlarını da rabler edindiler" ifadelerine bağlı olarak bir değişimden söz etmektedirler.

Özellikle 5:47 ile ve bu ayetten önceki 43, 45 ve 46. ayetler okunduğunda ortaya çıkan sonucun Tevrat ve İncil'in o dönemde izleyicileri tarafından tam uygulanmasına salık verilmesidir.

"İncil bağlıları, Allah'ın onda indirdikleriyle hükmetsinler" (bu kelime geniş zamandır) (Kur'an-ı Kerim 5:47)


"Allah'ın hükmü bulunan Tevrat yanlarındayken nasıl oluyor da senin hakemliğine baş vuruyorlar?" (Kur'an-ı Kerim 5:43)

Bütün bu Kur'an görüşlerini örnek olarak vermemiz, bizim neye inandığımızı, ya da inanmadığımıza neden inanmadığımızı açıklamak ve size biraz da olsa bizim iman dünyamızı yansıtmaya çalışmamız niyetiyle oldu. Kur'an 10:94 "Sana indirdiğimizden kuşkuda isen, senden önce Kitap'ı okuyanlara sor" diyerek Kutsal Kitap'a iman edenleri referans olarak göstermektedir. Bizler de yalnız Kur'an'la hangi konularda ayrı düştüğümüzü göstermek ve farklılıklarımızı bilerek bir birimizi daha iyi anlayabilmek için bu ayetleri karşılaştırma yoluna gittik, bu arada nelere iman ettiğimizi de açıklamış olduk.

Bunu yaparken özellikle kendi inancımız açısından ayetleri değerlendirdik ve İslamı tanımadan bu kitabı okuyan kişiler için yanlış bir önyargı oluşmasını önlemek amacıyla bu kişilerin İslam inancını kendi kaynakçalarından okumalarını öğütledik.

Böylelikle kimsenin hakkına tecavüz etmeden kendimizi anlatabildiğimizi umarız. Sonuç olarak Yunus Emre'nin şu güzel sözüyle konuyu tamamlamak sanırız en anlamlısı olacaktır:

"Bizi bilmeyen ne bilsin, Bilenlere Selam olsun"

Biz Tanrı'nın buyruklarının samimi takipçileri olarak kimsenin yüreğini kırmak, kimseyi incitici eleştirilerde bulunmak amacıyla hiçbir işe kalkışmamakla emrolunduk.

İncil'de Matta 7: 1'de, "Yargılamayasınız ki, yargılanmayasınız" tarzında güzel bir öğreti vardır. Yüce Tanrı insanları özgür yaratmıştır.

Bunun ışığında elbette Tanrı insanları isteseydi bir ümmet yapardı ama özgür bıraktığı için her şekilde seçimi yine yarattığı insanlarına bıraktı. Dileriz Tanrı hepimize merhamet edip ödülü gerçek kurtuluş ve sonsuz yaşam olan hidayetine erdirir.

Bu kitaptaki alıntılar aşağıdaki kaynaklardan alınmıştır:

1- Kitabı Mukaddes
Kitabı Mukaddes Şirketi
İstiklal Cad., No: 481,
Beyoğlu - İstanbul

2- İncil-Müjde
Yeni Yaşam Yayınları
Pavlonya Sok. Kanberoğlu İşhanı,
No: 2/23 Kadıköy - İstanbul

3- Kur'an-ı Kerim Meali (Türkçe Çeviri)
Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk