27 Sonuç

  • Yazdır
27. Sonuç

İ.S. 325 yılında Yeni Ahit ( İncil ) veya başka bir tarihte Kitab-ı Mukaddes , esas düsturları içinden çıkarılarak ciddi bir şekilde değiştirilmiş olsaydı, bu uyuşmazlık en eski tanıklıklar vasıtası ile belli olurdu.

Çünkü İ.S. 325'ten çok öncelere ait birçok eski metin halen bulunmaktadır. Ama bunlarda da düsturları değiştiren hiçbir uyuşmazlık söz konusu değildir.

İ.S. yedinci yüzyılda meydana gelen Kur'an 'da Kitab-ı Mukaddes 'in ( Tevrat , Zebur , İncil ) değiştirildiği gibi bir iddia bulunmamaktadır.

Tam tersine, Kitab-ı Mukaddes 'in okunması tavsiye edilmektedir. Kur'an'a göre tüm gerçek inanlıların Tanrı'nın Sözü'nü ( Kitab-ı Mukaddes ) benimsemesi gerekir.

      “Yoksa siz Kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz?”
(Kur'an: Bakara 2:85)

“Kitab'ın hepsine inanırsınız.” (Kur'an: Al-i İmran 3:119)

“Deyin ki: ‘bize indirilene de size indirilene de inandık. Tanrımız ve tanrınız birdir ve biz O'na teslim olanlarız.'” (Kur'an: Ankebut 29:46)

“De ki: ‘Ben Allah'ın indirdiği her Kitab'a inandım ve aranızda adalet yapmakla emrolundum. Allah bizim de Rabb'imiz, sizin de Rabb'inizdir. Bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz size aittir. Bizimle sizin aranızda tartışma (sebebi) yoktur.'” (Kur'an: Şura 42:15)

Bu kısa kitapta Kutsal Kitap 'ın değişmezliği hakkında birçok delil verilmiştir. Bunlar:

1. Tevrat 'a göre Tanrı'nın Sözü değişmez.

2. İncil 'e göre Tanrı'nın Sözü değişmez.

3. Kur'an 'a göre Allah'ın kelimelerini değiştirebilecek kimse yoktur.

4. Kur'an 'a göre Kutsal Kitap Hz. Muhammed'in zamanında da sapasağlam mevcuttur.

5. Hz. Muhammed'den önceki dönemden günümüze gelen yüzlerce Eski Ahit el yazmaları hâlâ mevcuttur.

6. Hz. Muhammed'den önceki dönemden günümüze gelen binlerce İncil el yazması hâlâ mevcuttur.

7. Bu nüshaların hepsi de aynı şeyi söylüyorlar. Nüshaların arasındaki ufak tefek imla ve kopya hataları, Kutsal Kitap 'ın mana veya gerçeğini değiştirebilecek bir şey değildir.

8. İlk Hıristiyan ataların yazıları ve eserleri de Kutsal Kitap 'ın değişmezliğini açıkça gösteriyor.

9. Tanrı, insanları uzun bir süre Kendi gerçek mesajı ya da vahyinden mahrum bırakacak, ve onlara sadece büyük ölçüde çarpıtılmış, yoz ve doğru olmayan kitaplar bırakacak kadar zayıf ve güçsüz değildir. Tanrı insanlığa verdiği yazılı vahyini özel olarak Kutsal Kitap 'ta saklayıp korumuştur.

Bunlar karşı konulamaz ve reddedilemez delillerdir.

Tanrı' nın Sözü'nün güvenilir olduğunu defalarca gördük. Kitab-ı Mukaddes ( Kutsal Kitap ) Allah'ın Sözü'dür ve onun değiştirildiği iddiası uydurmadır. İslam dünyasında çok yaygın olduğu halde sadece bir yalan ve iftiradır.

Kutsal Kitap 'ın değiştirildiğine dair hiçbir tarihsel kanıt yoktur.

Üstelik Kur'an 'da bile Tevrat veya İncil'in değiştirilmiş olduğunu ileri süren hiçbir ayet yoktur!

Eğer Kitab-ı Mukaddes yüzyıllar önce değiştirilmiş olsaydı, Kur'an bu önemli noktaya değinmez miydi?

Tersine, “Rabb'inin sözü, hem doğrulukça hem de adaletçe tamamlanmıştır. O'nun sözlerini değiştirebilecek hiç kimse yoktur. O, işitendir, bilendir.” (Kur'an: En'am 6:34)

“Allah'ın kelimeleri değişmez,” (Kur' an: Yunus 10:64) diyen ayetler vardır.

Gücü her şey yeten ulu Tanrı, kendi Kutsal Sözü'nün değiştirilmesine izin vermez. Tersine, onu korur ve yerine getirir. “Allah sözünden caymaz” (Kur'an: Hac 22:47) .

Elimizdeki Tevrat 'la İncil sağlam ve güvenilirdir. Kaldı ki, eğer insan Kitab-ı Mukaddes 'te öğretilenleri kabul etmek istemezse, Kutsal Kitap 'ın değiştirildiği iddiasından başka bir gerekçeye başvurmak zorundadır.

Aklımıza gelen şeylerden biri de şu olabilir:

      İslamiyet'in ilk çağlarında
Kutsal Kitap
      'ın (
Tevrat
      ,
Zebur
      ve
İncil
    ) değiştirilmesiyle ilgili bu tür boş iftiralar hiç yokken asırlar sonra ortaya çıkmalarının ve günümüzde de bazı Müslümanlar tarafından yayılmalarının sebebi nedir?

İnsanların amaçlarını yüce Allahımız'dan başka hiç kimse kesin olarak bilemez ancak tarihi incelediğimizde bazı bilimsel tahminler yürütebiliriz.

İslamiyet'in ilk çağlarında okuma yazma bilme oranı çok düşük olduğundan ve ne yazık ki o çağda Kutsal Kitap 'ın Arapça çevirisi mevcut olmadığı için ilk Müslümanlar Kur'an ile Kutsal Kitap 'ın çelişmediğini düşünüyorlardı.

Zaman geçtikçe Müslüman bilginler Kutsal Kitap 'ı incelemeye başladıklarında hayal kırıklığına uğramışlardır. Kutsal Kitap 'ın İslam peygamberi ve İslam inançlarına destek vereceğine onun ana öğretileriyle çeliştiğini görmüşlerdir.

Tevrat, Zebur ve İncil birbirleriyle uyum içinde oldukları halde Kur'an 'dan çok farklıdırlar. Ama sanki iş işten geçmişti, çünkü Kur'an 'a göre Kutsal Kitap doğru ve güvenilirdi.

Belli ki İslam öncülerinin Kutsal Kitap hakkında fazla bir bilgileri yoktu, yoksa hem onun sağlam olduğunu söyleyip hem de birçok konuda onunla açıkça çelişecek öğretiler sunmazlardı. Hem Kur'an hem de Kutsal Kitap doğru olamazdı. Birinden biri yanlış olmalıydı.

Bu yüzden İslamiyet'i korumak amacıyla Kutsal Kitap 'ın değiştirildiği konusunda bilime ve tarihe dayanmayan söylentiler yaymaya başlamışlardır.

Bu konuda hiçbir kanıtları yokken, İznik Konseyi'nde toplanan Hıristiyan din adamlarının yüzlerce İncil içinden dört tanesini seçtiği gibi saçma sapan hikâyeler uydurmuşlardır.

Yüzyıllar sonra da “Denize düşen yılana sarılır,” misali sahte Barnaba İncili çıktığında ona sarılmışlardır. İslam ülkelerinde hâlâ Kutsal Kitap 'ın dağıtılıp okunması engelleniyor.

İncil 'in sonradan değiştiği ve asıl İncil'in kaybolduğu gibi hakaretleri birçok vasıtayla yaymaya çalışıyorlar. İyi niyetli ve gerçeğe yönelik insanlar kendi önyargılarına destek arayışında olmak yerine, tarihi ve kanıtları inceleyerek gerçeği bulmaya çalışırlar.